2017 Fransız Başkanlık Seçimlerinde Yeniden Doğuş: Emmanuel Macron ve Yeni Bir Siyasi Düzen

Fransız siyaseti, tarihinin önemli dönüm noktalarından birine tanık oldu: 2017 başkanlık seçimlerinde. Bu seçimlerde, geleneksel partiler arasındaki iktidar mücadelesi yerine, yepyeni bir figür sahneye çıktı ve siyasi düzeni kökten değiştirdi: Emmanuel Macron.

Macron, daha önce sosyalist hükümette ekonomi bakanı olarak görev almıştı. Ancak, kendisini geleneksel siyasi yapıların dışına çıkardı ve kendi partisini kurarak, “La République En Marche!” (Yolunda Cumhuriyet) adını verdiği yeni bir hareket başlattı. Bu hareket, genç neslin umutlarını temsil ediyordu; toplumsal adalet, ekonomik büyüme ve Avrupa Birliği’ne olan bağlılığı vurguluyordu.

Seçim kampanyası boyunca Macron, diğer adaylara kıyasla daha taze ve yenilikçi bir tavır sergiledi. Sosyal medyayı etkili bir şekilde kullandı, genç seçmenlere ulaştı ve değişim vaatlerini net bir şekilde dile getirdi.

Macron’un rakibi, aşırı sağcı Marine Le Pen’di. Le Pen, göçü kısıtlama, Avrupa Birliği’nden çıkma ve Fransız kimliğini vurgulama gibi konularda radikal fikirler öne sürüyordu. Seçimlerin öncesinde yapılan anketlerde Le Pen, Macron’a yakın bir oy oranına sahipti. Ancak seçimler geldiğinde, Fransız halkı daha istikrarlı ve deneyimli bir liderliğe yöneldi.

Macron, %66.1 oranında oy alarak başkanlık kazandı. Bu sonuç, Fransa’daki siyasi dengeleri yeniden çizdi. Geleneksel partiler, sosyalistler ve sağcı Cumhuriyetçiler büyük bir darbe yedi. Macron, ilk kez bir başkan seçilmişti ve bu durum Fransız siyasetinde yeni bir dönemin başlangıcıydı.

Macron’un seçimi, Avrupa Birliği için de önemli sonuçlar doğurdu. Brexit sonrası oluşan belirsizlik ortamında, Fransa’nın liderliği ile birlikte AB’nin geleceği konusunda umut yeşerdi. Macron, Avrupa entegrasyonunu güçlendirmek ve Avrupa’yı küresel arenada daha güçlü bir aktör haline getirmek için çalışacağını belirtti.

Macron’un Başkanlığı: İlk Yıllar ve Zorluklar

Macron’un başkanlığı, büyük beklentilerle başladı. Ekonomiyi canlandırma, işsizliği azaltma ve toplumsal eşitsizlikleri giderme gibi konularda reformlar yapmayı hedefliyordu.

Ancak ilk yıllarda Macron yönetimi zorluklara da karşı çıktı. “Sarı Yelekliler” hareketi, 2018 yılında ekonomi politikalarına tepki olarak başlayan protestolarla Fransa’yı kasıp kavurdu. Protestocular, yakıt fiyatlarına yapılan artışları ve hayat pahalılığının yükselişini protesto etti.

Macron, protestolara karşı sert bir tavır sergileyerek halkın tepkisine yol açtı. Ancak zamanla daha yumuşak bir yaklaşım benimsedi ve protestocuların taleplerini dikkate almaya başladı.

Macron’un Mirası: Yeni Bir Siyasi Kültür Mü?

Emmanuel Macron’un başkanlığı, Fransız siyasetinde önemli değişikliklere yol açtı. Geleneksel partiler arasındaki iktidar mücadelesi yerine, yeni bir siyasi kültürün temelleri atıldı. Bu yeni kültür, genç neslin katılımını teşvik ediyor ve toplumsal değişimi destekliyordu.

Macron’un mirası henüz tamamlanmış değil. Ancak Fransa’nın geleceği için önemli bir dönüm noktası olduğunu söylemek mümkündür.